25/02/2012
Eflatun'a iki soru sormuşlar:
Birincisi; "İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir?
Eflatun:
Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki, çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için para öderler... Yarından endişe ederken bu günü unuturlar. Dolayısıyla ne bu günü, ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler...
Sıra gelmiş ikinci soruya;
"Peki sen ne öneriyorsun?"
Eflatun:
Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Yapılması gereken tek şey sadece kendinizi
sevilmeye bırakmaktır.
ÖNEMLİ OLAN; HAYATTA EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK DEĞİL, EN AZ ŞEYE
İHTİYAÇ DUYMAKTIR.
Mega Şehir İstanbul’un; Beylikdüzü İlçesi, Kavaklı Köyü’nden söz edeceğim sizlere. Eski adı: “Bahçe” anlamına gelen GARDEN. Rum köyüymüş bir zamanlar. Mübadele muhacirleri eski Yugoslavya ve Yunanistan’dan göç etmişler bu köye. Babam Kavaklı’lıdır. Bu seple çocukluğumun bir bölümü bu köyde geçti. Yanlışlıkla yolunuzu kaybedip, köye girseniz, YANDINIZ! Kimsin, necisin, nereden gelir-nereye gidersin? Aç mısın, susuz musun, paran mı yok? Bir bakmışsın, karnını doyurmuşlar, sırtını giydirmişler, cebine de yol paranı koymuşlar. İstanbul’a giden bir otobüste bulursun kendini! Aaa, kimin-kimsen yok mu diye de sual ederlerdi... Kimsesizim dediysen eğer, şimdi daha da YANDIN! Yatacak yer de, iş de eş de verirler. Olursun Kavaklı Köylü... TRAKYA İNSANI işte. Ayazda sokağa bırakır mı garibi. Karnını doyurmadan salar mı? Haklısınız, BAŞININ TACI YAPAR “DÜŞKÜNÜ”...
İstanbul uzak o zamanlar. Uzak dediğim 30-40 kilometre yol. Topkapı Sur içine kadar. Topkapı Surlar’dan içeriye girdin mi, İstanbul başlar... Taliga var o zamanlar. Otobüs Büyükçekmece’den, İstanbul’a günde 1 kez gidip, 1 kez de dönermiş. O yüzden, çok uzakmış İstanbul!
Rahmetli Babaannem, İkinci Dünya Harbi dönemlerinde köyde çektikleri sıkıntıları ve açlıktan OTLARI KAYNATIP yediklerini anlatmıştı. “Aç kaldık ama; kapımıza gelen komşuya, elimizde ne varsa verdik. 1 sini ekmeği beraber paylaştık. 1 tas mısır ununu bulamaç yaptık, beraber yedik. AÇSAK, hepimiz, tüm köy açtı!” derdi Rahmetli. (Allah tüm ölmüşlerimize gani gani Rahmet eylesin.) Acıyı da, sevinci de beraber yaşarmış Kavaklı Köyü’nün halkı...
Gün gelmiş, İstanbul gibi, Büyükçekmece, Beylikdüzü çevreleri de gelişmiş ve “İlçe Belediyesi olacaksınız” demişler Kavaklı köylülerine. Onlar da sevinmişler, Öyle ya, büyüyecekler, gelişecekler, iş-aş imkanı artacak. Yatırım gelecek köye... Köyün eski muhtarı ile sözü geçen bir başka köylü aday olmuş BELEDİYE BAŞKANI seçilebilmek için. Köy ikiye bölünmüş böylece... O açlığı, yokluğu beraber yaşayan Kavaklı köylüsü, belediye başkanı adayları için birbirleriyle çatışır hale gelmişler. Kahvehaneleri bile ayrılmış. Birbirlerini yolda gördüklerinde KAVGA EDER hale gelmişler!
Seçim günü gelmiş çatmış. Sandıktan kim çıkmış biliyor musunuz? Meğer, Büyükçekmece’de yaşayan zengin bir Karadenizli de aday olmuş Kavaklı Köyü Belediye Başkanlığı’na. İşte o Karadenizli,
bizim köye Belediye Başkanı olmuş!
“Köyün meralarını bile sattı” diyor sevgili babam, her söz açıldığında. Kendi ve sülalesinin cebini doldurmuş, bir sonraki belediye seçime kadar da gününü gün etmiş. Sene 2012 ve hala yabancı bir belediye başkanı (köye dışarıdan gelip yerleşmiş) var Kavaklı Köyü’nün başında! Az daha unutuyordum, Kavaklı Köyü, hala Kavaklı Köyü! Daha sonraki seçimlerde Kavaklı Köyü Belediyesi,
Beylikdüzü Belediyesi adını aldı! Elin uyanıkları (YABANCILAR), civar köyleri de kattı işin içine, Yakuplu-Gürpınar-Kavaklı Köyleri, köy olarak kaldılar, BEYLİKDÜZÜ belediye oldu!
Sevgili köylülere gelince, bu olup bitenler de ders olmadı onlara. Bir zamanlar karınlarını doyurup, geçimlerini sağladıkları TARLALARINI yabancılara sattılar hep! Sattılar da iyi mi yaptılar? Yooo... Satıp, parayı da yediler! Şimdi bir çoğu, TARLASINA YAPILAN SİTEDE bekçilik yapıyor o köylünün! Kavaklı Köyü de yine aynı haliyle, çoğu kerpiçten tek katlı evleriyle duruyor yerinde... Depremi bahane ederek,
köye 4 kattan fazla imar çıkmıyor. Oysa, 1 kilometre ileride Beylikdüzü’nde 9-10 katlı REZİDANSLAR
geçit vermiyor!
Sevgili Kavaklı Köyü halkı, Eflatun’un yukarıda belirttiği gibi, ihtiyaçları olan az şeylerini, KÖYLERİNİ de yitirdiler ellerinden. Köy muhtarlığı İhlas Mahallesi’ne taşındı. Muhtar da dışarıdan köye
yerleşen bir YABANCI!
Sayın Tayakadın Köyü Halkı, bu kaleme aldıklarım, her satırı ile GERÇEK bir hayat hikayesidir. Yaşanmıştır. Sizlerle de paylaşmak istedim... Yolunuz bir gün Büyükçekmece-Beylikdüzü civarına düşerse, bu köye de uğrayınız.
Aç-açıkta bırakmazlar evelallah!
Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. Kalın sağlıcakla...