PİYASA
Bir zamanlar Tayakadın köyünde görücü usulü, eş - dost, akraba tavsiyesi ile yapılan evliliklerden başka "piyasa" adı da verilen toplumsal boyutta bir eş seçme geleneği yaşatılmaktaydı. Bu buluşma zamanında gençler kendilerine uygun olan eşleri karşılıklı olarak seçme özgürlüğüne sahip olmaktaydılar. Piyasa akşam ezanından önceki saatlerde başlar, akşam ezanından sonra hava kararmaya başladığında biter. Kızlar , okulun arkasındaki eski çeşmeye su almaya gelirler. Köy Gençleri de çeşmenin etrafında gezinerek yavuklularını gözlerlerdi. Yavuklusu olmayan da kendilerine uygun kız bulmaya çalışır, konuşmak için fırsat kollarlardı. Yavuklu ile konuşmanın ya da yavukluyu uzaktan görmenin bir diğer yolu da , gençlerin köyün sokaklarında volta atmalarıydı. Genellikle ailelerden piyasaya çıkma konusunda bir engel çıkarılmazdı. Yine piyasa saatlerine özgü olaylardan biri de kadınların uzaktan fakat piyasanın yapıldığı alanın görüldüğü yerlerde oturmalarıdır. Burada sohbet ve günün yorgunluğunun atılması amacından başka, piyasada olabilecek herhangi bir yanlışa da toplumsal baskı oluşturma düşüncesi açıkça gözlenmektedir. Köyümüzde Piyasa geleneği amanla kaybolmuştur. Ama köyün sokaklarında volta atma yakın zamana kadar devam etmiştir.
|
KIZ İSTEME VE SÖZ KESME |
Köyümüzde kızlar ve erkeklerin daha önce arkadaşlıkları olur. Evlenmeye karar verdiklerinde anne ve babalarına söylerler. Erkek tarafı, sözü geçen hatırı sayılan bir akraba dost ya da komşular aracılığı ile kız evine "Hayırlı bir iş için gelip bir kahvenizi içelim" diye haber yollar. Kız tarafı da olayı kabul ettiğini "Buyursunlar gelsinler" diyerek bildirir. Eğer kabul etmiyorsa kibarca “evlenecek kızımız yok” diye söylerler. Eğer kızın sevdiği arkadaşı varsa (piyasa arkadaşı) görücüye gidilmez. Yine de sormadan, öğrenmeden sadece bakmak ve niyet açıklamak için gidilirse kız evi habersiz gelen yabancıların niyetini anlar. Eğer kızın sevgilisi varsa misafirlere görünmez yani görücüye çıkmaz. Köyümüzde zorlama evlilikler olmadığından, kız tarafı kızın davranışını olgunlukla karşılar ve o görücüler bir daha eve kabul edilmez . Kız tarafı , erkek tarafına olumlu cevap verirse , uygun bir günde büyükler gidip kızı babasından isterler. Babası bir kez daha kızının fikrini alır. Kız evet derse söz kesilir. Eskiden kız istemeye damat adayları gitmezdi. Fakat günümüzde artık damat adayları da kız istemeye gitmektedirler. Normal şartlarda razı olunduğunda , kız istendiği gece “Söz Yüzükleri” de takılır. Gelip gitmeler olur. Kız ve oğlan ailelerinin kararlaştırdıkları bir tarihte düğünleri yapılır. |
URBA
|
Belirlenen gün ve saatte kız ve erkek tarafından kişiler, gelin ve damat adayı Edirne’de buluşurlar. Alışveriş başlar. Gelin için gerekli olan takılar ve kızın istediği her şey satın alınır. Kız tarafı da aynı anda damadın istediği her şeyi satın alır. Bu alış veriş için İstanbul, Keşan, Edirne gibi şehirlere de gidilmektedir. Söz düzme günü genellikle alınan eşyalar; takılar, altın setler (yüzük, künye, gerdanlık, küpe) saat, iç çamaşırı, çanta, kemer, namazlık, elbiseler, havlu, kostüm (erkek takım elbisesi) v.s. olur. Alış veriş sonrası her iki tarafta karşı tarafa aldıkları tüm çeyizleri kendi evlerine götürürler. Alınanları iyi gösterebilecek, alt fon oluşturacak şekilde uygun renkte ve uygun bir büyüklükte kumaş üzerine yerleştirirler. |
NİŞAN |
Kız istenip , söz kesme yapıldıktan sonraki aşamadır. Nişan için önce nişan hazırlığı yapılmalıdır. Buna nişan düzmek denir. Nişan düzümü ile kız tarafı erkek tarafına, erkek tarafı da kız tarafına hediyeler almış olur. Bu hazırlıktan sonra nişan yapılır. Nişanı kız tarafı üstlenir. Erkek tarafı nişan bohçalarını alarak kız tarafına misafir olarak gelir. Nişan aile arasında yapılabileceği gibi tüm köy davet edilerek de yapılabilir. Nişan yüzüklerinin takılıp nişanın kesilmesi ile nişan töreni başlar. Kıza sadece erkek tarafı askı asar. Nişan bohçaları karşılıklı değişilir. Eğer büyük nişan yapılıyorsa yani nişana tüm köy davetli ise, yerel oyunlarla eğlence yapılır. Nişanlılık süresince bayram, hıdrellez, düğün ve vs. gibi günlerde erkek tarafı kız tarafına, kız tarafı da erkek tarafına giyim hediyesi alır. Ayrıca Kurban Bayramında erkek tarafı kıza kurbanlık koç getirir. |
DÜĞÜN
Cuma günü gecesi başlar. O gece geline kına yakılır. Cumartesi günü öğleden sonra oğlan evinde düğün başlar. Cumartesi gününün gecesi düğün hediyeleri getirilir. Bir kişi kimin ne hediye getirdiğini bağırarak söyler. ( Bu işi genelde kızın ya da damatın yengeleri yapardı.) Bu adet artık köylerde kalmamıştır. Günümüzde düğün köyde ya da Edirne’de de olsa önce damat ve gelinin yakınları sonra da davetliler sıraya girerek takılarını takarlar. Pazar sabahı gençler erkenden kalkarak davul-zurna eşliğinde damatı kaldırmaya giderler. Pazar günü köyün tüm erkekleri ve gelen misafirlere yemek ve içki verilir. Kız, kendi evinden alayla alınıp davul–zurna eşliğinde gençler oynayarak oğlan evine gidilir. Alayın kız evinden oğlan evine gitmesi 1-2 saati bulur. Eğer kız köy dışına gidiyorsa gelin alayla köyün dışına kadar uğurlanır. Gelin dışarıdan köye geliyorsa yine gençler alayı köy dışında karşılarlar ve oynayarak oğlan evine getirirler. Oğlan evinde gelin kaptırılır.
Kız dışarıya verilirse Köy Gençleri damatın babasından “Toprak Bastı Parası” alırlardı.Bu parayla kendilerine içkili eğlence düzenlerlerdi. Toprak Bastı Parası alınma geleneği halen sürdürülmektedir
GELİN CUMASI |
Gelinin Pazartesi günü akşam üstü Cuması yapılır. Köyün kadınları ve genç kızları kendileri türküler, şarkılar söyleyerek oynar ve eğlenirler. Böylelikle evlenme töreni son bulur. Yeni evlenen çiftin nikahını köy muhtarı kıyar. Gelinin cuması geleneği günümüzde yapılmamaktadır. Gelin Cumasında genellikle "Bahçelerde Börülce, Kızılcıklar Oldu mu?, Yüksek Yüksek Tepelere, Evreşe Yolları" gibi türküler söylenirdi. Bu türküler Meci’ lerde de kızlar tarafından söylenirdi. |
MECİ |
Eskiden köyde tarım araçları günümüzdeki kadar gelişmiş olmadığından birçok tarım işi insan emek gücü ile yapılırdı. Örneğin gündöndü (mısır, kabak) hasadı elle yapılırdı. Gündöndü kafaları zıvana denilen tırtıklı kesici aletle kesilirdi. Sonra traktör ya da öküz arabaları ile ev önlerindeki alanlara taşınırdı. Sonra bu gündöndü kafaları köydeki komşu kadın ve kızların katılımı ile küçük sopalarla dövülerek tanelerinden ayrılırdı. Bu olaya MECİ denilmektedir. Meci de kızlar çeşitli yerel türkü ve maniler söylerlerdi. Köy gençleri de onları izlerlerdi. Meci’ler köy genç kız ve erkeklerinin birbirini görme , arkadaş olma (manita ayarlama) ve konuşma fırsatını buldukları yerlerdi. |
DANIŞIK YAPILMASI VE KINA DAĞITILMASI
Köy adetlerine göre biri evleneceği zaman evlenecek kız ya da erkeğin babası düğünden bir gece önce kahvede danışık yapardı. Danışıkta, kahvede ilk içilen ilk çaylar damatın ya da gelinin babası tarafından karşılanırdı. Görevli kişi kahvenin kalabalık olduğu bir zamanda tüm köyü düğün sahibi adına düğüne davet ederdi. Ayrıca tüm kahvelerde bulunanlara lokum dağıtılırdı. Lokum dağıtma köyden birinin çocuğu dünyaya geldiğinde de yapılırdı.
Köy kadınları düğüne kına dağıtılarak çağrılırdı. Düğün sahibi görevlendirdiği bir yakınını (Eskiden bu işi Melahat ÇINAR yapardı) aracılığı ile köyün bütün kadınlarını düğüne davet ederdi. Davetiye olarak da davetli köy kadılarına kına verilirdi.
Danışık köyümüzde halen devam etmektedir. Fakat Kına Dağıtılması geleneği artık yapılmamaktadır.